Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Satmışım bu dünyanın anasını ama alanı yok!

    Satmışım bu dünyanın anasını ama alanı yok. Hiç satmıyor. Herkes kendi dünyasında kim ne yapsın günlük bir zevki. İçmişim dostum kafam yerinde, hoştur sohbetim sana karşı. Üzmem bilesin zaten sebebim yok kimseyi üzmeye.  Yine bir kimsesizlik anındaki uykusuzluğu oynuyorum mekansız tiyatromda. Ne yana baksam hiçsizliğin ortasındayım. Oyun çok perde fakat tek kişilik. Oyuncu benim, izleyen benim ve yazarıda benim bu oyunun. Kapalı gişeyim sanki. Kapattım kapılarımı seyircilere, hep aynı düşüncelerin eseri gibiyim. Yüzler, gülüşler farklı fakat düşler aynı.  Bu oyunumda akşam matinesi çalıyorum. Eski bir plak koymuşum uzaktan geliyor sesi. Ne çaldığını değil sadece tınısı dinliyorum. Dinledikçe kendimi rüyada geçen bir anı gibi hissediyorum : gerçekleşmeyi bekleyen fakat anlamsız zamanda gelen.  Zamanın en kuytu köşesinde, en berrak vaktinde yürüyorum oyunumda. Etrafımda yeşil ağaçlar ve burada ötüşen kuşların gizemleri var. Yürüyorum. Arka...

My sweet "drinks" collection

Resim
As i discovered one of the best joy of life over the years, i have been collecting some of those sweet ones from a while since then. of course i am talking about " Alcohols". there are some missing products (some of them are in Adana) but gonna be well & more soon. I will add some local & homemade drinks in near future.  for now i enjoy this moment : the oldest & most expensive one is "Sarajishvili XO cognac" ... 

Anlık yaşamımın “boğulmalarım” anı...

Boğulmuşum. Bilmiyorum nasıl oldu fakat boğulmuşum. Bir süredir nefes almadan, alamadan, durmadan ve yorgunluk bilmeden boğulmuşum. Farkına varmaya dahi yetecek zaman kavramı içerisinde boğulmuşum. Kimi zaman sessiz ve kimsesiz uzun boğuşmalarda yitirmişim hoş kokan dostluk masalarını. Her zaman masa doludur oysaki. Gelsin rakılar gitsin hüzünler. Arkadan gelen “Akşam oldu hüzünlendim yine ben” melodisi ile bir efkar basar yerli yersiz bütün anılar dökülür ortaya ama sandalyelerden en az birisi hep eksiktir. Bazende bir kaçı fakat gönüller hep birdir bu uğurda. İşte bu masaların ve muhabbetlerin özleminde boğulmuşum. Elini uzatsan sanki dokunacak gibisin ama boğulmuşsun bir kere. Sıcağında boğulmuşum mis kokulu, anne şefkatli yemeklerin. Eski usul tenekelerden ocak yapıp,evin avlusunda  altına odun ateşi besleyerek tavada kızartılan patates, soğan, domates karışımının tadı kalmış damağımda. Ne zaman bir ateş kokusu duysam , aklıma gelir özel baharatlı ve sevgi ile pişi...

Anlık yaşamımın bir "uçak yolculuğu" anı

Şiddetli bir sarsıntı ile uyandım karanlığın içinden ve aniden bir anons sesi duydum. “Sayın yolcularımız bulunduğumuz yükseklikteki hava koşullarından dolayı lütfen yerlerinize oturup kemerlerinizi bağlayınız teşekkür ederiz!” sesi ile irkildim bir anda. Sesi narin ince ve rahatlatıcı olsa da sanki içime bir huzursuzluk verdi. Yolcular kısa sürer diye hiç oralı olmadan yürüyordu koridorda. Sarsıntıların ardı kesilmiyordu ve hemen yanımdaki koridorda yürüyen orta yaşlı bir bayanın şiddetli sarsıntıdan dolayı yere düştüğünü gören yolcular telaşlanmaya başladı. Hafta başında gelmiştim. Sabah iş yerine gidip hiç ummadan gece yarısı uçakta bulmuştum kendimi. Yaklaşık 10 saat uçak yolculuğundan sonra varmıştım Güney Kore. İlk kez uzak bir yolculuk ile uzak diyarlara gelmiştim. Çok heyecanlıydım. Hemen sıcak bir karşılama hissettim. Yüzümde gülümseme vardı yersizce. Iki gün içerisinde bitirmiştim işimi. Daha sonra başkente gelip gezdim. Yaklaşık iki gün boyunca yürüyerek karıştır şehir ...