Düş Dostum



Aradım çekmeceleri, çantamı, ceplerimi ana bir türlü bir kalem bir kâğıt bulamadım. Sanki küsmüş terk etmişlerdi beni. Uzak ve soğuk duruyordu kelimelerim düşüncelerime… Yılmadan üşenmeden aradım ve sonunda ucunun yarısı bitik bir kurşun kalem buldum. Bana yazacaklarımın sınırlı olduğunu üstüne basa basa vurgular gibi bir hali vardı. Şaşırdım! Neden böylesin diye sordum. Cevap bile vermedi. Sesim ikimizin arasında gidip gelmeye başladı. Sesim azalması gerekirken artmaya başladı… Neler oluyor burada dedim…

            Bu durumu düşünmeye başladım. Üzüldüm hem de çok üzüldüm. Alınmıştı bana kalem. Bir anlam veremiyordum bu duruma sadece izliyordum… Seyircisiydim iki kişilik oyunun. Hem oyuncu hem seyircisi idim. Üzüntümü içime atıp yazı yazmaya doğru eğildim... Bu kez bir kâğıt parçası bulmam gerekiyordu…

            Aklıma “düş dostum” beyaz sayfaları olan, kelimelerinin evi ve her daim yanımda olan defterim geldi. İçim kıpır kıpırdı. Onu göreceğim için öyle heyecanlıydım ki… Elim her zaman ki olduğu yere doğru uzandı fakat orada yoktu… Ürktüm nefesim boğazımda düğümlendi. Zaman durdu sandım biran için. Nerede bu defterim? Nerdesin defterim? Beyaz sayfalı “düş yoldaşım” ? Kimse ama hiç kimse, ne kalem, ne diğer arkadaşlarım ses ettiler.  “düş dostum” da yoktu. Bir ümit ile aramaya koyuldum fakat uzun bir süre bulamadım. Derken küçük bir kâğıt parçasına rastladım. Bana hiçte yabancı gelmiyordu. Benden ürkmesin diye sakince sessizce yanına kadar sokuldum…

            Merhaba küçük dostum dedim. “Düş dostum” u arıyorum, acaba onu gördün mü? Benimle konuşmadı. Tekrar sordum yinede bir ses vermedi. Avazım çıktığı kadar suskundu. Bir anda büyük bir kızgınlıkla “sen onu unuttun!!! beni sana yolladı. Ben,sana armağan ettiği son sayfayım” dedi. Donup kaldım. Bütün düşüncelerim varoluşa varıp geldiler. Bense olduğum yerdeydim. Ayakta bir mumyadan daha da donuktum. Kutuplarda ki karlar gibi buz kesti kanım…

            Bunları ben mi yaptım? Bu kadar uzun zaman olmuş muydu? Ben nasıl bu kadar unutkan olmuştum? Neden böle oldu bana? Sorular aklımın içinden yıldızlar gibi kayıyordu. Hepsini bilinmezlikler torbama doldurdum...

            Bana kırgın yarım uçlu kalemi elime aldım. “düş dostum” dan gelen son küçük kağıdı da önüme koyup bir şeyler yazmaya başladım…

            Merhaba, son sayfamın ilk kelimeleri. Gecenin aydınlığında sizinle beraber olmayı özlemişim. Ne güzel bir duygu bu. A bakın kutup yıldızı bizi selamlıyor. Zaman bizden daha hızlı koşuyor aydınlığa doğru. Hadi yetişelim ona olmaz mı?  Sakın korkmayın sizinleyim ben. Buradayım. Artık hiç terketmey



24.06.09
Adana

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A little smart game : Little Alchemy

Sıfır ve Sevda --- Zero and Love

Yasmin LEVY